.
  Matematik Haberleri
 




MATEMATİKLE ALLAH'I BULDU


Polonyalı bilim adamı, matematik ile Allah'ın varlığını ispatladı. Heller, bu ispatı ile dünyanın en pahalı ödülünü BM'de bir törenle aldı.

Polonyalı Katolik rahip ve aynı zamanda usta bir matematikçi olan Prof. Dr. Michael Heller, dünyanın en yüksek miktarlı akademik ödülünü Allah'ın varlığını Matematikle ispatladığından dolay kazandı.
TimeTurk'ün haberine göre, John Templeton Kuruluşunun kurucusu John Templeton, “Heller'in derin araştırmaları dini kavramlara ve bilim alanına yeni ufuklar açmıştır” dedi. Kurum, Heller'i kosmoloji ve filozofi ile matematik ve metafizik alanlarında üstlenmiş olduğu görev çizgisinden dolayı bu prestijli ödüle layık gördü.

Birleşmiş Milletler (BM)'nin New York'taki binasında yapılan ödül töreninde, ömrünün 40 yılını din ve bilimin uzlaşmasına adayan 72 yaşındaki Heller'e bu ödülün “manevi gerçeklerle alakalı araştırma ve keşfetme çalışmalarındaki ilerlemelerden” dolayı bu ödülün verildiği belirtildi.

Şu ana kadar bilim ve teoloji alanında 30 kitabı ve 400 akademik yazısı olan Heller, Cracow'da Pontifical Academy of Theology'de profesör olarak görev yapıyor.

Prof. Dr. Heller, “kâinatın bir başlangıcı olduğuna göre, bir yaratıcısı olmalıdır ve bu yaratma eylemi uzay ve zaman dışında gerçekleşmiştir. Kâinatın yaradılış nedenini soracak olursak, matematik kurallarının nedenlerini sorgulamak zorundayız. Bunu yaptığımızda da tekrardan Allah'ın kâinatı yaratma düşüncesine varıyoruz. Asıl sor ortaya söyle çıkıyor; hiçbir şey olmamaktansa neden bir şeyler var? Bu soruyu sorduğumuzda tüm diğer nedenler gibi bir nedeni sorgulamış olmuyoruz. Tüm muhtemel nedenlerin kökünü sorgulamış oluyoruz. Bilim; insan zihninin, Allah'ın zihnini okuyabilmek için, bizim ve yaratılan şu dünyanın etrafında olup bitenleri sorgulama yolunda kolektif bir çabadır” dedi.

Heller, kazandığı 1.6 milyon dolarlık ödülü, bilimsel ve teolojik çalışmalar yapan Cracow'daki Copernicus Merkezinin gelişimi için bağışlayacağını söyledi.




85 MİLYON BİLİNMEYEN DENKLEMİ ÇÖZDÜLER



Bilkent Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar çözdükleri denklemle teknolojide bir dünya rekoruna imza attılar.

 
         
 

Bilkent Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, 85 milyon bilinmeyen içeren dünyanın en büyük bilişimsel elektromanyetik problemini çözerek bir dünya rekoruna imza attılar.

Önceki rekorda da isimleri bulunan araştırmacıların son çalışmaları, savunma sanayinde radar, uydu ve uzaktan algılama sistemlerinde çok daha ileri teknolojilerin geliştirilmesi aşamalarında da kullanılabilecek.

Çalışma, daha az elektromanyetik dalga yaydığından insan sağlığına daha az zarar verecek cep telefonu, bilgisayar gibi cihazların yapımından, çok hassas tıbbi görüntüleme cihazlarının üretilmesine kadar pek çok alanda yenilikler getirecek. Çalışma, en büyük uluslararası bilimsel ve teknik kuruluş olan Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Enstitüsü'nün (IEEE) yayınladığı dergilerde ve konferanslarda da duyuruldu.

Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi ve Bilişimsel Elektromanyetik Araştırma Merkezi (BİLCEM) Direktörü Prof. Dr. Levent Gürel, BİLCEM'de doktora öğrencileri Özgür Ergül ve Tahir Malas ile 42 milyon bilinmeyen içeren bilişimsel elektromanyetik problemlerini çözerek geçen yıl kırdıkları dünya rekorunu bu yıl iki katına çıkardıklarını anlattı.

Geçen yıl kırdıkları bu rekordan daha önceki rekorun ise 20 milyon bilinmeyeni bulunan bir problemin çözümü olduğunu bildiren Gürel, ''Bir yıldan az bir süre içinde BİLCEM'de görevli araştırma grubu olarak, 85 milyon bilinmeyen içeren büyük matris denklemleri çözerek dünya rekorunu iki katına çıkardık. Bu başarımız, en büyük uluslararası bilimsel ve teknik kuruluş olan Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Enstitüsü'nün (IEEE) yayınladığı pek çok dergide ve düzenlediği konferanslarda da ilgili meslektaşlarımıza duyuruldu'' dedi.

 -''MÜTEVAZI TEKNOLOJİ, ANCAK GÜÇLÜ YÖNTEMLER...''-

Milyonlarca bilinmeyen içeren problemlerin çözümü için yüksek bellek ve güçlü işlemciler içeren paralel süper bilgisayarların kullanıldığını dile getiren Gürel, kullandıkları bu bilgisayarlar dünyadaki örnekleriyle karşılaştırıldığında oldukça mütevazı kalmasına rağmen 85 milyon bilinmeyeni bulunan bir denklemi çözebildiklerini söyledi. Gürel, şunları kaydetti: ''Merkezimizde 32, 64 ve 128 çekirdekli ve 256-512 GB bellek içeren süper bilgisayarlarımız var. Fakat bu bilgisayarlar, dünyadaki ilk 500, hatta ilk 5 bin bilgisayarın arasına bile girmiyor.

Biz dünyanın en büyük ve en güçlü bilgisayarlarını kullanmadan böyle bir dünya rekoru kırdık. Oldukça mütevazı hesaplama kaynaklarıyla dünyanın en büyük matris denklemlerinin çözülmesinin sırrı, geliştirdiğimiz elektromanyetik yöntemler, matematiksel yaklaşımlar ve paralelleştirme algoritmalarıdır.''

-SAVUNMADA İLERİ TEKNOLOJİLER GELİŞTİRİLECEK-

Prof. Dr. Levent Gürel, milyonlarca bilinmeyeni bulunan problemlerin çözümünün, savunma sanayinde, radarlar, uydu teknolojileri, uzaktan algılama gibi alanlarla tıbbi görüntüleme, optik, nanoteknoloji, metamalzemeler gibi pek çok disipline yarar sağladığını ifade etti. Gerek savunma sanayine, gerekse sivil elektronik endüstrisine yönelik araştırma çalışmalarının, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), ASELSAN, TÜBİTAK ve TÜBA gibi kurumlar tarafından desteklendiğini vurgulayan Gürel, bu alandaki uygulamalarla ilgili şunları söyledi:

''Yaptığımız çalışmanın pek çok alanda uygulaması var. Örneğin, uzaktan algılama, uydu teknolojileri, radarlar, nanoteknoloji gibi alanlarda yaptığımız katkılar hem savunma, hem de sivil amaçlara hizmet ediyor. Uçan, yüzen ve karada hareket eden hedeflerin uzaktan algılanmasında, bunların radar izlerinin çıkarılmasında, yüksek çözünürlüklü görüntülerinin elde edilmesinde kullanılacak teknolojik alt yapı, şu an itibariyle hazır.''

-SAĞLIKTA YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜKLÜ CİHAZLAR ÜRETİLECEK-

Tıp alanına katkıda bulunabilmek için elektromanyetik prensiplerle çalışan çok hassas görüntüleme cihazlarının tasarımına yönelik çalışmalar yaptıklarını dile getiren Gürel, şöyle devam etti: ''Bu çalışmalar sayesinde, sadece deri üstünde değil, deri altında bulunan tümörlerin de yüksek çözünürlüklü görüntüleri elde edilecek, gelecekte biyopsi yapmaya gerek kalmadan tanı konabilecektir. Çok büyük elektromanyetik problemlerin çözümünün sağlayacağı bir başka yarar için de cep telefonlarının insan beyni içinde yarattıkları elektromanyetik dalga dağılımının hesaplanması örneği verilebilir.

İnsan beyni cep telefonlarının ve baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalara maruz kalıyor. Bu durumun zararlı olup olmadığı konusunda kesin bir sonuca varılamıyor. Elektromanyetik hesaplama çalışmalarına dayalı tıbbi görüntüleme yöntemleri sayesinde, beynin içindeki milyonlarca noktada elektromanyetik alan düzeyleri hesaplanarak çok yüksek çözünürlüklü görüntüler elde edilebilir. İşte bunu başarabilmek için eskiden çözülemeyen ve hatta dünyanın pek çok yerindeki araştırma merkezlerinde halen çözülemeyen çok büyük problemlerin çözümü gerekiyor.''

-RİSKİ AZALTAN ANTENLER YAPILACAK-

Cep telefonlarının ve baz istasyonlarının çevreye yaydığı elektromanyetik dalgaların henüz kanıtlanmamış bir risk oluşturduğunu ve bu riskin azaltılması için daha verimli çalışan antenlerin yapılması gerektiğini vurgulayan Gürel, ''Böylece, cep telefonları ve baz istasyonları daha az güç kullanarak daha iyi çalışacaklar ve elektromanyetik kirliliği azaltacaklardır. Bu şekilde sağlık riskini azaltma şansımız var. Küçük, hatta görünmeyen ve işlevi yüksek bir antenle bu riskleri azaltmak mümkün.

Geliştirdiğimiz simülasyon yöntemlerimizle anten tasarımlarını yapabiliriz'' dedi. Cep telefonları ile ilgili çalışmalarına Nokia'nın ilgi gösterdiğini bildiren Gürel, cep telefonları gibi taşınabilir bilgisayar antenlerini de görünmeyecek kadar küçük, ancak çok verimli çalışacak şekilde tasarlayabileceklerini, bu konuya da Vestel, IBM ve Intel gibi firmaların ilgi gösterdiklerini dile getirdi. ABD'de üyesi bulunduğu bir araştırma grubunun da arabalardaki antenler üzerine çalışmalar yürüttüğünü belirten Gürel, bu antenlere de cep telefonlarının bağlanabileceğini, böylece daha kaliteli iletişimin sağlanabileceğini kaydetti. Gürel, yakın gelecekte uydu radyosu ve TV yayınlarının alınabilmesi için bu tür antenlerin kullanılacağını ifade ederek,

''Şu an dünyada pek çok firma bunları araçlarına takabilmek için tasarım çalışmaları yapıyorlar. Bu çalışma sonuçlarının Türkiye'ye yakın bir zamanda geleceğini düşünüyoruz. Birkaç yıl sonra araba satın alırken GSM, GPS ve uydu yayınlarına uygun anteni var mı diye bakmaya başlayacağız'' dedi.

-HEDEF 100 MİLYON BİLİNMEYENLİ DENKLEM-

Doktora öğrencileri Özgür Ergül ve Tahir Malas'la birlikte yürüttükleri çalışmanın bir sonraki amacının 100 milyon bilinmeyenli denklemler çözmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gürel, ''Bu sadece büyük ve yuvarlak bir sayı değil.

Geliştirilecek olan bu kabiliyet, bilim dünyasında karşılaşılan büyük, karmaşık ve önemli problemlere çözüm getirecek'' dedi. Gürel, bu kabiliyetin öncelikle Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak kullanılmasının planlandığını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Bu bağlamda özellikle özel sektörün BİLCEM'le irtibat kurmasını talep ediyoruz. Özel sektörün bizden isteyebileceği elektromanyetikle ilgili her türlü araştırma çalışmasına şimdiden hazırlıklıyız. Geliştirdiğimiz kabiliyetlerimizi endüstrinin hizmetine sunmaya çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bilimde ilerlemenin, yeni teknolojiler geliştirmenin ve ekonomide kalkınmanın hep birlikte yapılması gerekiyor.

Ancak bu şekilde yurt dışından satın almaktan vazgeçemediğimiz cep telefonu, bilgisayar, ilaç, uçak gibi ileri teknoloji ürünlerinin bir kısmını ülkemizde üreterek ekonomimizin güçlenmesini sağlayabiliriz.''

 

















38 YILLIK PROBLEMİ GECE BEKÇİSİ ÇÖZDÜ
Tam 38 yıldır matematikçilerin kafa patlattığı bir problem, bir zamanlar işsiz kalınca gece bekçiliği de yapan 63 yaşındaki İsrailli matematikçi tarafından çözüldü.

Bilim çevreleri, asıl şaşırtıcı olanın Avraham Trakhtman'ın geçmişi ve problemi ilerlemiş yaşında çözmüş olması olduğuna işaret ediyorlar.

1992 yılında Rusya'dan İsrail'e göç eden ve alanında iş bulamadığı için gece bekçiliği yapan Avraham Trakhtman'ı keşfederek Tel Aviv yakınlarındaki Bar Ilan Üniversitesi'ne aldıran matematikçi Stuart Margolis, "Diyelim ki bir e-mailinizi kaybettiniz ve bulmak istiyorsunuz. Trakhtman'ın çözümü sayesinde bulmanız garantidir.

Ya da mesela hiç bilmediğiniz bir şehirde yolunuzu kaybettiniz. Hiçbir yol levhası olmasa bile Trakhtman haritasıyla gitmek istediğiniz yere gideceksiniz" dedi.


 
 
 

JAPONYADA 60 YAŞINDA BİR ADAM "Pi" SAYISI YÜZBİRİNCİ BASAMIĞNA KADAR EZBERLEYEREK REKOR KIRDI

İnanılmaz hafızasıyla herkesi şaşırtan ve eski rekoru 83 bin 431 ondalık olan Haraguçi, belediye yetkililerinin huzurunda bu ilginç rekoru kırarken sadece iki saatte bir on dakika mola verdi.

Bir belediye yetkilisi, "Haraguçi'nin çok özel bir hafızası var. Ondalık dizilerine karşılık gelen isimler düşünerek hatırlıyor" dedi.

Rekortmen adam da, gösteriyi tamamladıktan sonra "Hiç heyecanlanmadım. Hafızamda ne varsa boşalttım" diye konuştu.

Pi sayısı, çemberin çevresiyle çapı arasındaki oranı gösterir. Pi sayısında, düzenli şekilde tekrar etmeyen sonsuz sayıda basamağa ihtiyaç var. İlk 65 basamağa kadar ondalık açılımı şöyle:

3,14159 26535 89793 23846 26433 83279 50288 41971 69399 37510 58209 74944

5923.







FERMAT'IN SON TEOREMİ

 
 

Fransız matematikçi Pierre de Fermat'nın 17. yüzyılda öne sürdüğü fakat kanıtı ancak 1994 yılında İngiliz matematikçi Andrew Wiles tarafından verilen teoremdir.

İfadesinin ortaokul matematik bilgileriyle anlaşılacak kadar yalın olmasına karşılık öne sürülmesiyle kanıtlanması arasında geçen çok uzun sürede pek çok ünlü matematikçi tarafından üzerinde uğraşılıp da kanıtlanamamış olmasıyla matematik tarihinde öne çıkmıştır.

Kısaca, eğer n ikiden büyük bir tamsayıysa, ve x, y, z sayıları pozitif tamsayılar ise

x^n+y^n=z^n ;

ifadesinin sağlanamayacağını ifade eder. İfadenin n=1 ve n=2 durumlarında kolayca sağlanabileceğini görmek zor değildir. Biraz açmak gerekirse, n=2 durumu ünlü Pisagor Teoremi ile yakından ilişkili olup x=3, y=4, z=5 veya x=5, y=12, z=13 tamsayı üçlüleriyle kolayca sağlanır.

Bu sanının (artık teorem demek gerekiyor elbette) kanıtı için pek çok matematikçi uğraşmış ancak başarısız olmuşlardır. Ancak yakın tarihlere kadar çok büyük n değerleri için bu sanının doğrulanmasına devam edilmiştir. Bu tür kısmi ilerlemelere yönelik çabalar, hiç beklenmedik bir zamanda İngiliz matematikçi Andrew Wiles'ın bir kanıt bulduğunu duyurmasıyla son bulmuştur. Ne var ki kısa sürede Andrew Wiles'ın kanıtında bir hata bulunmuş ve Andrew Wiles uzun ve yorucu bir çabanın sonunda 1994 yılında uzmanlarca doğruluğu kabul gören bir kanıt vermeyi başarmıştır. Aslında Wiles'ın kanıtı Fermat'nın son teoreminden daha güçlü bir ifadenin, Şimura-Taniyama Konjektürü'nün de doğruluğunu göstermiştir. Söz konusu kanıt Sayılar Teorisi'nin çok gelişkin tekniklerini kullanır.

 
  Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı! ©Copright™  
 

By Design Semih UYSAL

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol